Son dakika gündem: Kılıçdaroğlu: “1935 Kurultayında dahi Tartışılmış, ‘Kadının Suret Kıyafetine Kimse Dokunmasın’ Diye Karar Alınmıştır.

CHP Umumi Başkanı Eksiksizlik Kılıçdaroğlu, “En Üst benzeri adım elan attım. Siyasetçiler, kadının suret kıyafeti ile ilgili bir değişmeyen vermesinler. Siyasetçinin eksantrik bir işi mi bulunmayan? 1935 kurultayında üstelik tartışılmış, ‘kadının fotoğraf kıyafetine kimesne dokunmasın’ diyerek karar alınmıştır. Atatürk hayattadır, 1935 kurultayı, dört gün sürmüştür, dördüncü günün böylelikle bu değişmeyen alınmıştır. Zaman biz toplumdaki huzuru, toplumdaki beraberliği bozan yöntem anlayışından; toplumda birliği, bütünlüğü sağlayıcı bire bir politika anlayışına akıllıca başvurmak zorundayız” dedi.

CHP Genel Başkanı Eksiksizlik Kılıçdaroğlu, zaman CHP Umumi Merkezi’nde; farklı partilerden istifa ederek CHP’ye uzuv olan 121 kişiyi temsilen 8 kişiye rozetlerini taktı. Kılıçdaroğlu, üye iştirak töreninde; şunları söyledi:

“AHLAKİ DEĞERLERİMİZİ YENİDEN YÜKSELTMEMİZ LAZIM”

“Sizlerle bu arada görünmek, bu ülkenin içinde bulunduğu durumdan bu ülkeyi örtbas etmek, yani Milli Halas Savaşı’nda bittabi birlikteysek, tıpkı atmosfer ortamında gene Türkiye’yi huzura çıkarmamız lazım. Çok kamplaştık. Haddinden Fazla ayrıştık. Az Daha birbirimize esenleme veremez ayla geldik. Komşumuzun kimliğini, inancını, hayat tarzını sorgulamaya başladık. Bizde o büyüklüğünde domuzuna bire bir anane vardı ki, ‘komşu, komşunun külüne muhtaçtır’ derdi. Komşular beyninde münasebat vardı. Mahallede ayrımsız cenaze olduğu zaman; radyomuzu, televizyonumuzu açmazdık. O çekinmek, o huy devam ederdi. Buradan topluluk çarçabuk çıkmaya başladı. Baştan, bunu inşa etmemiz lazım. Sağtöresel değerlerimizi yeniden yükseltmemiz lazım. İnsanlara saygıyı seçkin halükarda kendi ruhumuzda birlikte bedenimizde birlikte dilimizde da korumamız lazım. Eğer tığ bunu yapabilirsek, âdeta sunturlu tıpkısı Türkiye’yi inşa etmiş oluruz.

Arkadaşlarımız konuştular: ‘Yepyeni benzeri esas amacıyla, helalleşmek amacıyla buradayız.’ Helalleşmeyi şunun için yaptım. Haksızlığa uğrayan birisine; bizdendir, bizden değildir diye aynı alt bölüm yapmamamız geçişsiz. Birisi haksızlığa uğradıysa, o haksızlığı sarmak üzere; oturup, helalleşmemiz lazım. Bizim birlikte eksiğimiz oldu, yanlışımız, kabahatlerimiz oldu. Zinde aynı beraberliği, birlikteliği büyütebilirsek, haddinden fazla elan iyicene şeyler mensur edebiliriz.

Tığ Osmanlı’dan devraldık ve iyicene Cumhuriyetimizi kurduk. Temas kimlikten, seçme inançtan, her dirim tarzından insanlarımız var. Bunları ayrımcılık olarak değil, ayrımsız naz adına kabul etmeliyiz. Bakın Rum’ya; köyden köye yemekler, dernek adetleri değişir. Bunları bizim zenginliğimiz yerine kabul etmeliyiz ve bu zenginliği da yaşatmalıyız.

“SANCAK VE VATAN BİZİM KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR”

Hepimizin bire bir hedefi var; bayrağımız ve vatanımız. Sancak ve yurt bizim kırmızı çizgimizdir. Öncü ve vatanı ile sorunu olmayan herkesin başımızın üzerinde yeri vardır. Dolayısıyla, çizgiyi hakeza koyduğunuz devir tek sorunumuz birlikte kalmamış evet. Kağan kardeşim, ‘ülkücüyüm, milliyetçiyim’ diye niteleyerek söyledi. Eğer benim bildiğim vatanseverlikse ülkücülük, sancak severlikse ülkücülük; benzeri numaralı idealist benim, ulusalcı da benim.

“NASIL OLUYOR DE BİZ YURTSEVER OLMUYORUZ?”

Bizi bütün eleştirirler, bilcümle kızarlar, hep bağırırlar, ‘terörist’ derler; ‘kucaklaştın, şunu yaptın, bunu yaptın…’ Bir güruh bahis ederler. Ihvan, ben oldukça anlamakta müşkülat çekerim, ara sıra. Yıldırı örgütünün saldırdığı eş benim. Hiçbir şef çocuğunu, mefret Türk ordusunda fariza yapsın, askeriye yapsın diye göndermezken, kendi evladını alışılagelen askere gönderen dahi benim. Süleyman Şah Türbesi, kendi topraklarımızdan kaçırılırken, buna ayaklanma fail üstelik benim. Tank Tırtıl Fabrikası; ordunun elinden alınıp, Katar ordusuna teslim edilirken buna başkaldırı fail da benim. Hastanesi olmayan tıpkı cıvıl cıvıl; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ordusunun hastanesi yok. Dünyada hastanesi olmayan biricik kalabalık, bizim ordumuz. Hastanelerimizin ordumuza iadesini tedarik etmek üzere savaş fail üstelik benim. Pekâlâ oluyor üstelik tığ yurtsever olmuyoruz?

Sabahtan akşama kadar galiba iletişim araçları grupları, bunu yazarlar çizerler. Ama ben bu ülkede aktif sağduyulu insanların ferasetine güveniyorum. Şayet tığ, hangi derlerse desinler; akva ve kararlı adımlarla gidersek, Türkiye’yi içre bulunduğu bugünkü bunalımdan kurtarırsak, bence bu ülkeye bildirme iri hizmeti yapmış oluruz. Maslahat benzeri öğür meselesi olayını çoktan aşmıştır. Mesele çıktı bir Türkiye meselesidir.

Yerle niteliksiz edilen, mülga fabrikalar var.  Anadolu’nun içi boşaldı. Tokat’a bile, Yozgat’a birlikte, Osmaniye’ye da, Sivas’a de gittim. Buralardan herkes, acaba İstanbul’a lacerem giderim, İzmir’e nasıl giderim, Bursa’ya kuşkusuz giderim… İnsanlar bulundukları, doğdukları yerlerde yaşayamıyorlar; aç kalıyorlar, atıl kalıyorlar. Buralardan Türkiye’nin çıkması lazım.

“KEREM BAKİDİR VE LİYAKAT ÜZERİNE İNŞA EDİLİR”

Çap ile politika ortada ayırt vardır. Siyasette değim yoktur, ama devlette değim vardır. Zira devlette liyakat olduğu devir; A partisi, B Partisi, C Partisi peki… Ama bütün agâh kim devlette vatandaş ile olan ilişkilerde değim esastır ve o sürdürülüyor. Kat Sayı; devlette vazifeli olmanız için KPSS sınavını kazanmanız geçişsiz. Sınavı kazandıktan sonradan anlaşılan aynı süre aday memursunuz, namzet görevlilik biter, asaletiniz onaylanır. Muhtemelen tıpkısı süre elan çalışmanız gerekir. Önder kalkışmak için en hoşur evre, şeflik imtihanına girersiniz, kazanırsanız reis olarak atanırsınız. Ama nazır tevessül etmek için iki şeye ihtiyacınız var. Savcılıktan ongun çözme kağıdı ve beş diploması. Icra Vekili olabilirsin… Cesamet bakidir ve değim üzerine düz yazı edilir. Devletin dini adalettir.

Bugün adaletin olmadığını, nazik adaletsizliklerin yaşandığını biliyorum.  Hapishanelerde çok sayıda abes insanların tutulduğunu biliyorum. Büyüklük, intikamla yönetilmez. Öç ahiz duygusuyla heybet yönetilmez. Oran, adaletle ve liyakatle yönetilir. Elhak; adalet ve liyakat kavramları de ahi kavramlardır. Biri olmadan, ötekisi olmuyor. İkisinin beraber olması geçişsiz.

Tığ, altılı ganyan masada toplandığımızda, ‘Allah yıldız haysiyet, bu millet bizi kuvvet yaptığında, Kalıp Bankası’nın başına ki atanacak, BDDK’nın başına ki atanacak, Kamu İhale Kurumu’nun başına kim atanacak? Bu bizim partili, bu getirelim, dersek, bu olanaksız. O işi arz dolgunca alim insanları getirmeliyiz. Yani liyakati temel almalıyız ve topluma de örnek olmalıyız. Kişilerin partisi türlü, politik görüşleri gibi; ben bunların hepsine istinkâf etmek duyarım doğrusu. Ama; işini ferah yaparsa, yolsuzluğa bulaşmazsa, yanlışsız çalışırsa, vatandaşına hizmet ederse, başımızın üstünde yeri var.

İnsan sevgisi üstüne inşa edilen aynı bellek. Bu bize Yunus Emre’den, Mevlana’dan, Hacı Bektaş’tan, Ahi Evran’dan mirastır. Rum erenlerinden bize miras adına böyle ayrımsız anane gelmiştir. ve biz bu geleneği keyiflendirmek zorundayız.

“1935 KURULTAYINDA, ‘KADININ KILIK KIYAFETİNE KİMSE DOKUNMASIN’ DİYE DEĞIŞMEYEN ALINMIŞTIR”

En Üst benzeri kadem daha attım. Siyasetçiler, kadının fotoğraf kıyafeti ile ilgilendiren bir karar vermesinler. Siyasetçinin bambaşka tıpkı işi mi bulunmayan? Kadının fotoğraf kıyafetine, 1935 kurultayında dahi tartışılmış; kadının gösterici kıyafetine kimse dokunmasın diyerek değişmeyen alınmıştır. Atatürk hayattadır, 1935 kurultayı, dört periyot sürmüştür. Dördüncü günün böylelikle bu değişmeyen alınmıştır. Zaman tığ toplumdaki huzuru, toplumdaki beraberliği bozan siyaset anlayışından; toplumda birliği, bütünlüğü sağlayan tıpkı yöntem anlayışına makul müracaat etmek zorundayız.

Türkiye’nin durumu sağlam dolgunca değil, iç açıcı değil. Mutfaklarda ateş var, bunun da farkındayım. Ama şunu bilmenizi isterim: Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yok. Bütün sorunları ahlaki temellerde çözülür. Ego hep haddinden fazla sık söylerim. Siyaset zenginleşme ara bulucu değildir. Yöntem; halkın cebi dolsun, umum zenginleşsin, naz adaletle dağıtılsın, tek yavru yatağa açgözlü girmesin, seçkin evde hayat, artağanlık olsun, temas evde insanlar güler yüzlü olsunlar. Baba işsizse, bala işsizse; üniversiteyi tüketici çocuk işsizse o evde hayat imkânsız. Asıl ağababa bekler, ‘çocuğum ne antlaşma gelişim bulacak.’  Beklemesi dahi gayet haktır. Çünkü kanunuesasi diyor kim, ‘Çalışmak herkesin hakkıdır. Celal bu hakkı sağlayacak her türlü tedbiri alır’ diyor. Ortada hakeza tıpkı madde bulunmayan.

Bunları çözeceğiz, beraber çözeceğiz. Geldiniz, katıldınız, değer verdiniz. Alay Malay mücadele edeceğiz. Çünkü Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında kırıcı ayrımsız akın yarmak zorundayız. Elin oğlu, mülhak değeri faziletkâr yayın üretiyor. Türkiye buradan koparsa, bunun bedeli okkalı evet. Hepinizin cep telefonları var, bunların hiçbirisini tığ üretmiyoruz. Biz onların pazarıyız, üreten eller, iri ülkeler mütekâmil ülkeler üretiyorlar, biz onların pazarı konumundayız, 85 milyon. Niye biz üretmiyoruz? Hangi eksiğimiz var. Üniversitelerin bilgi üretmesi lazım. Üniversitelerde sarıklı bırakmadılar.

İnsanlar ayrımlı düşündükleri ahit dünyayı büyütürler, geliştirirler. ve eğitimin temelinde bile iptila duygusu vardır. Ne kadar çokça adam iptila ederse; kullanılmamış buluşlar, yeni icatlar, yeni keşifler yapabilir. Yetişek sisteminin üstelik nikbet duygusunu büyütecek tıpkısı çerçevede ele alınması geçişsiz. Bunları yapacağız, bulut etmeyin. Kâfi ki bu arada olalım, yeter mi kucaklaşalım, kâfi ki sakat alışkanlıklarımızı geride bırakıp, yeni benzeri Türkiye’nin inşası amacıyla bütün gelişigüzel savaş edelim.”

“EGO ANCA DEĞİLİM, ÇOKÇA ŞÜKÜR ÖYLE DEĞİLİM”

Kılıçdaroğlu, uzuv katılma töreninde katılan vatandaşlarla dostça birlikte etti. Ayrımsız vatandaş, kişi çocuğunun durumundan bahsederken, “Evlendi barklandı, çocuğu dahi var. Şimdi biz zahmetli maaşı ile onu uğraşmak zorundayız. İşe alınmıyor. Hastalık? Mülakatta bütün eleniyor. Mülakatlar kaldırılsın” dedi. Kılıçdaroğlu ise “Onu kaldıracağız” karşılığını verdi.

Aynı yurttaş, “Siz el adamısınız, inşallah bilcümle öyle kalırsınız. Başa gelenler aynı yerlere geldikten sonradan ahali unutuluyor” dedi. Kılıçdaroğlu, “Ben öyle değilim, çokça şükür anca değilim” yanıtını verdi.

“BİR ARADA YAŞAMAYA İHTİYACIMIZ VAR”

CHP’ye kullanılmamış unsur olanlardan Mehmet Edvar Çamalan, şunları söyledi:

“Anavatan Partisi Bilgisizlik Kolları’nda umumi başkanlık görevimi iki senedir sürdürüyordum. Görevimden, pazartesi haset itibarıyla incizap edip; zaman CHP’ye iltihak kararı aldım. Bizler bu ülkenin gençleri olarak, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ve Kuvayı Milliye ruhunu yatkın halkımızın kurduğu CHP’nin mücadelesinde bilcümle beraber öğün yürümeye karar verdik. Atamızın emaneti Cumhuriyetimizin ve CHP’nin ikinci yüzyılına akla yatkın giderken; sizlerle alay malay birlikte doğmak amacıyla yepyeni bire bir kafa yapıyoruz. Sayın Genel Başkanımızın dahi belirttiği üzere bizim kavgaya ihtiyacımız namevcut. Bizim helalleşmeye ve kucaklaşmaya ihtiyacımız var. Tıpkısı arada yaşamaya ihtiyacımız var. Bire Bir arada gelmek ve hep aynı arada ara vermek için geldik. İnanıyoruz kim; bu ülkenin her vatandaşının insani yaşamaya hakkı vardır. ve inanıyoruz ki; aydınlığa sorti yolu fakat ve fakat bu ülkenin yapılış partisi CHP ile mümkündür. Bizler bu ülkenin evlatları olarak Türkiye’da bakir benzeri sürecin başladığına inandığımız amacıyla, bizlere baştan umut verdiğiniz amacıyla ‘bizler de buradayız’ dedik.”

Ömer Adlı ise şöyle konuştu:

” SELIM Parti’birlikte detaylı yıllar fariza aldım. Uray Sedir üyeliği, yönetim kurulu üyeliği, öğür ense kurul delegeliği, eğitim tedris alt kurul başkanlığı, tasrif bütçe alt kurul üyeliği… Bir Nice görevler aldım. Bugün CHP’ye unsur olma sebebim, Sayın Eksiksizlik Kılıçdaroğlu’nun; kült, açacak, ırk ayrımı yapmadan kucaklayıcı benzeri politika izlemesi, halkın sorunlarına çözüm üretmesi; Cumhur Reisi yerine iş başına geldiğinde halkın zaman alacağına, rahatlayacağına inancımdan etraf, CHP’deyim. Liderim Eksiksizlik Kılıçdaroğlu’dur.”

“KANDIRILDIĞIMIZ KANAATİNE VARDIKTAN SONRADAN…”

Baytar Melik Kütükçü, şu değerlendirmeleri yaptı:

“Çocukluğumdan bu yana idealist zümre içerisinde, eş kültüründe yetiştim. Öğrenciliğimde ve öğrencilik bittikten sonradan, çığır hayatımda birlikte MHP’bile sınırlı görevlerde düz aldım. Akıbet namına BBP’birlikte kaza başkan yardımcılığı yaparken, şehremaneti divan üyeliği adayı oldum… Ülkemizin ortamında olduğu bu bunalımlı dönemde, kandırıldığımız kanaatine vardıktan sonraları, içerisinde bulunduğum siyasi partiden incizap ettim. Çokça hararetli aynı öğür olan CHP ile tanıştım. Sayın Genel Başkanımız sayesinde, bu memlekette vatandaş namına, haklarımızın olduğunu ve bu hakları sonuna büyüklüğünde savunabileceğimizi ve hatta korkmadan savunabileceğimiz kanısına vardığımdan muhit, CHP’ye iltihak gereği hissettim. Edirne’den Hakkari’ye büyüklüğünde, bu akıllıca mücadelesinde sonuna kadar, nereye giderse gitsin arkasında saha ahzetmek istiyorum. Dilerim ki Sayın Genel Başkanımız, Cumhur Reisi evet. Bu ülkede; kimsenin kimseye faik gelmediği; doğruluk, ünsiyet ve doğruluk içerisinde varagelmek isterim.”

ev hanımı Nuray Bilgiç, “DOĞRU Parti’bile deli dolu üyelik yaptım. Şu dakika oradan istifa ediyorum. CHP’ye uzuv tutmak istiyorum. Toplumumuzun düzeni için, ekonomimizin düzelmesi üzere CHP’ye süzülmek istiyorum” dedi.

ev hanımı Çiğ İlhan ise şunları söyledi:

“MHP’da aktif fariza yaptım. Zaman itibarıyla istifa ediyorum. CHP’ye intikal yapıyorum. İnşallah Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanımız olur. Özgürlük, sulh sağlık. Karı hakları savunucusu yerine; bilcümle gelişigüzel halk ele, dal kolalama bütün gelişigüzel mücadeleye bitmeme diyorum.”

Share: