Bolu’da 8. Uluslararası Buğday Nematodları Çalıştayı başladı

Bolu’bile 8. Arsıulusal Buğday Nematodları Çalıştayı başladı.

Uluslararası Akdarı ve Buğday Ihya Merkezi (CIMMYT), Tarım ve Orman Bakanlığı Zirai Araştırmalar ve Politikalar Umumi Müdürlüğü (TAGEM) ve Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi (BAİBÜ) hisse senedi birliğinde Abant Milli Parkı’nda planlı çalıştaya, Türkiye ve dünyanın farklı ülkelerinden 100’ün üzerinde araştırmacı ve öğretim üyesi katıldı.

Araştırma kuruluşları ile hür teşebbüs firmalarının bile düzlük aldığı çalıştayda, buğday nematodlarının toptan dağılımı, nüfus dinamiklerini etkileyen abiyotik stres faktörleri, nematodların teşhisi ve filogenetiği, nebat nematod etkileşimleri, mihmandar direnci, nematod genomu ve parazitlik genler ile nematod mücadele stratejilerinde kullanılmamış yaklaşımlar üstüne 50 yavuklu banak ve 18 poster sunumu yapılacak.

Çalıştayın açılışında mütekellim BAİBÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alişarlı, akıbet 20 sene içerisinde tüketicilere tam gıdayı keşfetmek üzere ekincilik, hayvancılık ve besin sektöründe haddinden fazla hızlı gelişmelere şahit olunduğunu anlattı.

Bu gelişmelerin ardından hibrit zürriyet, hormonlu azık, işlevsel gıda, organik gıda ve genetiği değişik organizmalardan elde edilen gıdaların ortaya çıktığını nâkil Alişarlı, “Hepsinin eş amacı, azık ürünlerinin üretimi, işlenmesi, muhafazası sırasındaki olumsuzlukları giderilmiş ederek gıdaların sergen ömrünü çekmek ve daha aşkın kitap elde etmektir.” dedi.

“Tabii olana çağcıl biyoteknoloji kullanılarak engelleme edildi”

Prof. Dr. Alişarlı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kahinlerin öngördüğü küresel açlığa çözüm için bir lahzada artan dünya nüfusunu doyuracak temel özlemek, tabiatı kimyasal kirlenmelerden korumak, hastalıklara mukavim çevresel stres faktörlerinden etkilenmeyen besinsel değerleri henüz yüksek bakir mahsulat yükseltmek üzere tabii olana gündeş biyoteknoloji kullanılarak engelleme edildi. Bu müdahale küçük küresel açlığa hal üzere arayış mı, yoksa çok uluslu şirketlerin açgözlülüğü mü? Bu istifham, özden adına ve vicdanen cevap bulmalıdır. GDO’lu ürünler bitkisel yayın ihtiyacının yeterince sağlanması noktasında küresel açlığa deva oldu mu?”

Nebati ürünlerle ilgili müdahalelerin doğruluğunun tartışılmasının üzerinden 20 yıl geçtiğini aktaran Alişarlı, demin da hayvani gıdalarda aynı müdahalelerin tartışılmaya başlandığını kaydetti.

Alişarlı, benzer senaryonun hayvansal protein kaynaklarının çeşitlendirilmesi üstüne bile oynandığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

“Gerekçe gene benzer. Birden artan acun nüfusu, efsanevi refahı, besi hayvanı kesiminin azaltılması, tavhane gazlarının atmosfere salımının azalması ile orman ve tarım arazisi tahribatının önlenmesi kendisine sıralanmaktadır. Küresel cilt tüketimini eğlemek için almaşık olarak yapay vücut, kültürlenmiş vücut, bozulmamış et, hayvansız cilt, sentetik vücut, laboratuvar hitit kadar isimlendirmelerle insanlara sunulmaya çalışılıyor. Ancak bu ürünlerin hiçbiri, istihsal teknolojileri gerçek, katıksız olan etin yerini tutamaz ve alternatifi imkânsız. Hiçbir kopya aslı kadar değildir ve tıpkı kopya asla orijinali üzere gayrimümkün. Tarihi köken tekrar ‘Ekmek bulamayanlar pasta yesin’ sözünü oldukça pekiştirmektedir.”

Konuşmanın ardından çalıştayın oturumları başladı.

Çalıştay, 29 Eylül’da sona erecek.



Share: