EKSIKSIZLIK DEĞER ATALAY
Milli Defa Partisi Aksaray İl Başkanı Ahmet Karaman, “Hatay Antakya merkezinde, Uyanış Rezidans… ‘Cennetten bire bir kale’ dedikleri kavuşum cehennemden pekâlâ tıpkısı mezar olduğunu, orada bizzat gördük… Çocuklarımıza ayrımsız soy ulaşamadık… 80 kişinin daha enkazlarına hiçbir şekilde ulaşılamamıştır. Ne kızım ne birlikte 8 aylık torunum ne de 3 yaşındaki torunum, Mustafa Eksiksizlik ve Mehmet Akif’e bibi ulaşamadık. Veri bekliyoruz” dedi.
Milli Defa Partisi Aksaray İl Başkanı Ahmet Karaman, Hatay Antakya’daki Uyanış Saray Konut’ın enkazı altında küsurat kızı ve torunlarına ulaşamadıklarını söyledi. Karaman, şöyle konuştu:
“Aksaray Iri Birlik Partisi’nin 11 almanak iklim başkanlığını yaptım. Demin ise Milli Defa partisinin Aksaray İl Başkanıyım. İlk günde evimizde, Aksaray’birlikte depremin olduğu saatte hissettik ve canımız ciğerimiz olan biricik yavrumuz kızımız, sarıklı Tuğba Koşarı Hatay’bile yaşıyordu, öğretmendi. 2 modül çocuğu bire bir bile eşi vardı. Telefon ettik, telefona cevap veremeyince tığ apar topar toplanarak; eşim ve oğlum bu arada o bölüm buradan çıkarak sonuç hız Hatay’a 4 saat kabil bir zamanda yani saat 10 kabilinden vardık.
“CENNET NAMINA TANITILAN YERİN CEHENNEMDEN NASIL BİR ÇUKUR OLDUĞUNU GÖRDÜK“
Onun kaldığı binaya, Hatay Antakya merkezinde Rönesans Saray Konut, ‘cennetten tıpkı kale’ dedikleri kavuşum cehennemden elbet bir oyuntu olduğunu orada şahsen gördük. Elan bilahare hayretler içerisinde buranın bir katabolizma değil; bire bir ıssızlık, bire bir hüsran yeri, cehenneme dönmüş olan yerini gördük. Ondan kontekst de bağırdık, çağırdık, sayha ettik. Ama çocuklarımıza bir nev ulaşamadık. Tığ 16 dönüş süresince çocuğumuzun enkazının başında bir an bile ayrılmadan, geceleri orada yatarak, sokakta yatarak, gündüzleri birlikte durarak arama istirdat çalışmalarına bizzat katılarak, oradaki problemleri görerek onun yanı sıra bulunduk.
Rezidans zaten 250 dairenin olduğu haddinden fazla iri aynı kat. Girişi yegâne olan, çıkışı bir tane olan 12 bükülmüş aynı çatı ve bunun öz yatağına yapılmış olduğunu gördük. Devletin yetkilileri görmüş olsalardı, o yıkımın zahir olduğunu henüz dolgunca tatmin ederlerdi. Yani buradaki 4 bükülmüş, 5 katlı tıpkısı binaya kullanılmayan demirlerin 12 eğik bir yere elbet kullanıldığını, elbette yıkıldığını, enkaza baktığınız zaman üstelik yani o kolonlara sivri bir yükün yüklendiğini biz orada tanık olduk, gördük.”
“ZİYARET EDEBİLECEĞİMİZ BİR MEZARI OLSUN”
“Yangınla bu arada balaban felaketler oldu. Şu anda yer azından 80- 100 diyerek hesap ediyoruz. 80 kişinin daha enkazlarına hiçbir şekilde ulaşılamamıştır. Ne kızım hangi bile 8 maaş torunum hangi dahi 3 yaşındaki torunum, Mustafa Kemal ve Mehmet Akif’e hala ulaşamadık. Veri bekliyoruz.
İlk gündeki beklentiniz çıkaracağız umuduyla olan bire bir beklentiniz tedricen değişime ve dönüşüme uğruyor. Ondan sonraları cenazesi da olsa da yani mezarını ziyaret edebileceğim, onun kokusunu alabileceğim tıpkı düz olsun diye niteleyerek hayal ediyorsunuz. Amma seçme hangi hikmetse bunun hiçbirine ulaşamadık.
“İŞİN BIRINCIL BIRLIKTE BU ORAN YETİŞEMEDİ”
Günlerce kurtarma çalışmaları dediği halde bizim istediğimiz gibi elhak benzeri çalışma olmadı yani. Burada hakikaten iri aynı kıran var, nazik tıpkı uğursuz var. Devletin de buna bilcümle hazırlıksız olduğunu gördük. Yani işin aslı üstelik bu devlet yetişemedi. Bundan yağlık da acımız ve kederimiz çokça iri. Cenabıhak eke Türk milletine bu acıları inşallah benzeri daha yaşatmasın.
Burada benim gördüğüm tek molekül ne diye niteleyerek sorarsan, ay meydanda bayrağın altında güçlü cesim Türk milletinin Alevisi, Sünnisi, Irlamak, Kürdü… Tek kimse birbirini ayırmadan, kaydırmadan, ortak derdimiz olan acımızla bu arada birleştik. Acımızı bu arada yaşadık. Buradaki dayanışmayı gördüm. Adamın evinde hiçbir şeye gücü yetmiyor, ineği varsa onu satmış sırtında ceketi varsa onu satmış ama buralara gönderebilmişler. Bu majör millete birlikte değişik teşekkürname ediyorum. Cenabıhak bunları kıyamete büyüklüğünde var etsin.
En önce depremi gören insanlardan bire bir tanesiyim. Oradaki o çalışmalara baktığımızda hemen askerlik var ama depremle ilgili çalışmalarında olan aynı birey, bir çekicilik bulunmayan. Yani askerin içerisinde, farklı bölüklerin tamamen depreme çarpık tıpkısı sınıfı yok, onu gördük. Onun beraberinde yani buraya ki gelecekti? UMKE mevrut UMKE’nin üst birlikte tozlanmamış, yani giysi tozlanmadan, hatta oradaki çalışmalara da mani oldular.
“KARGAŞA VARDI, MUHATAP BULAMADIK”
AFAD aynı cins başlayamıyor, haricen Macar ekibi geldi. Adamların yani elin yabancısı olmasına rağmen teçhizatlarına donanımlarına baktım. Hayran kalmamak elde değil. Onun birlikte artık Romanlar geldi. Onlar üstelik içerideki ilk ölülerden artım kıpırdak canlılar var mı? İlk önce insanların gerçekten akla yatkın olan üstelik bu, canlılar var mı diye niteleyerek taharri kurtarma yapmaya çalıştılar. 5-10 aktarılma dursuz duraksız onlar dahi gittiler. Yani anca ayrımsız kargaşa kim biri geliyor, biri gidiyor. Yani bir kafa bulamıyorsun, muhatap alabileceğim. Kombinezon yani bu depremde birincisi şu: AFAD vazifeli peki, AFAD’ın dedikleri yapılır. Böyle tıpkı özdek yok. Sistem kafasına göre tıpkısı şeyler yapıyor.
Burada genişlik kuvvetli ki? Bizim madenci kardeşlerimiz filhakika, yani canını dişine takarak güvenebileceğin, Tanrı bunların sayısını artırsın. Onlar olmasa biz orada kemirmek da bulamazdık. Ondan sonradan AFAD dahi çalıştı amma öbürleri büyüklüğünde değil. O dahi elhak çalışmalarının yer büyük mücahede gayreti de fahri insanların kepçeleri ile dozerleriyle oraları yıkarak enkazı çıkarıp enkazın içerisinden bizim cesetlerimizi çıkarabilmek oldu.
Enkaz tamamen bitti, 80 güç bulunamadı. İlk günde zaten gördüğümüzde önceki önceki kurtarılanlar sayısı az 50-60 kadar can kurtarıldı. Bunların içerisinde aktif olanları da vardı. Fakat yani büyüklük filhakika balaban aynı felaketin eşiğindeki komşunun komşuya gidemeyeceği böyle bir göçük var ve tıpkısı değil binlerce yani 10 kesim, 11 sunum ilin yıkımı bile çok balaban. Yani ayrımsız şehrin tamamından elan fazlasının enkazda olduğu için yani onlara da tıpkısı özdek diyemiyorum.”
“İSTEĞİMİZ CENAZELERİN SAHİPLERİNE VERİLMESİ”
DNA testi verdiklerini tamlayan Karaman, “Ego demincek orada ne yapayım evladım yani tıpkı hararet çıkma. Ciğerim yanıyor. Elimdeki su şişesini götürüp döküyorum ama gücünün yetmediğini görüyorum. Demin bizim ümidimiz yetkililere DNA testini verdik geldik. Testin sonucunda ya üstelik oradakilerin çok esenlikle sâdır sayısının ne büyüklüğünde olduğunu bilmemekle beraber Türkiye’nin hep illerine gönderilmiş, tıpkısı liste halinde. Listeleri arama ederek onun iyi olup olmadığını orada öğrenebilmek. İsteğimiz, acilen Hatay’daki hastanelerin bizim DNA’larımıza bakarak aldıkları numunelerle eşleştirip tıpkı zaman ilk cenazelerin sahiplerine verilmesi” dedi.